El Grecoİspanyol ressam, heykeltıraş, mimar
Ülke: İspanya
|
El Greco’nun Hayatı
El Greco, asıl adı Domenikos Theotokopoulos olan, İspanyol bir ressam, heykeltıraş ve mimardı. O, İspanyol Rönesansının en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilir. Olağandışı ve ifade dolu tarzı, zamanında tam olarak anlaşılamadı ve ancak 20. yüzyılda tanındı. El Greco, ifadecilik ve kübizmin öncüsü olarak kabul edilmektedir. Onun yaşamı ve eserleri, Rainer Maria Rilke ve Nikos Kazantzakis gibi sanatçılar üzerinde önemli bir etkiye sahipti. Çoğu akademisyen, El Greco’nun, bir sanat ekolüne spesifik olarak sınıflandırılamayacak kadar olağanüstü bir yaratıcı olduğu konusunda hemfikirdir.
Gençlik Yılları ve Eğitimi
El Greco, o zamanlar Venedik Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Girit’te doğdu. Zengin bir kasabalı ailenin çocuğu olarak büyüdü. Babası Georgios Theotokopoulos bir tüccar ve vergi tahsildarıydı. El Greco’nun annesi hakkında pek bir şey bilinmemekle birlikte Yunan kökenli olduğu bilinmektedir. El Greco başlangıçta Girit’te ikon ressamlığını ve antik Yunan sanatının klasik prensiplerini öğrendiği yerde resim eğitimi aldı. Yunanca ve Latinceyi öğrendi ve bunları hayatı boyunca sürdürdü.
Sanat Kariyeri ve Eserleri
El Greco, 1567 civarında Venedik’te zaman geçirdikten sonra 1570’te Roma’ya taşındı ve kendi sanat stüdyosunu açtı. İtalya’da, Mannerizm ve Venedik Rönesansı öğelerini tarzına entegre etti, ki bu da o dönemde Giritli ressamlar için oldukça sıra dışıydı. Venedikli ressamlar, kompleks manzaraları nasıl resmetmeyi öğretti ve El Greco, zor ışıklı alanlarda yaptığı eserlerde “içten ışık” kavramından ilham aldı. Roma Mannerizmi’nin etkisi, El Greco’nun perspektif ve figür kompozisyonuna benzersiz bir yaklaşım geliştirmesine olanak tanıdı. El Greco, Michelangelo’nun eserlerine şüpheyle yaklaşmasına rağmen, sonraki eserlerinde büyük sanatçının etkilerini gösterdi.
Toldeo Dönemi ve Sonrası
El Greco, 1577’de Toledo’ya taşındı ve ölümüne kadar burada yaşadı ve çalıştı. Toledo’da yarattığı bazı en ünlü resimlerini yaptığı yerdi; ancak Roma dönemi de önemli övgüler topladı. Toledo, İspanya’nın dini bir merkeziydi ve ülkenin geçmişini, güncel durumunu ve belirsiz geleceğini temsil ediyordu. Kral II. Philip o sırada devasa El Escorial manastır-sarayını inşa ediyordu ve bu proje için bir dizi büyük boyutlu resim gerekiyordu. Ölen ya da daveti reddeden ünlü ressamların aksine El Greco’ya bu projeye katkı yapma fırsatı verildi. El Greco’nun Madrid’a taşınması bu durumda bir şans olarak görüldü.