Everett Ruess

Everett Ruess Hayatı

Everett Ruess, doğa keşifleriyle, devasa dağ sıralarıyla, Kaliforniya kıyılarıyla ve Amerika’nın Güneybatısı’ndaki çöllerle tanınan bir sanatçı ve yazardı. Ailesinde en küçük çocuk olan Everett’in babası bir papazdı ve abisi Valdo adını taşıyordu. Ailesinin sık sık taşındığı için Everett, ahşap işçiliği, kil modellenmesi ve çizim yapma tutkusunu New York ve Chicago yakınlarında geliştirdi. Çocuk yaşta bile denemeler ve şiirler yazdı, seyahatlerindeki izlenimlerini kaydettiği bir edebi günlük tuttu.

1929’da, 15 yaşındayken, Everett Los Angeles High School’da yaratıcı yazma dersine kaydoldu ve daha sonra Indiana’daki Valparaiso High School’da bir şiir ödülü aldı. 1931 ile 1934 arasında Ruess Arizona, New Mexico, Utah ve Colorado’da at sırtında ve eşeklerle seyahat etti. Vahşi ve yarı eğitilmiş atlarla yolculuk yaparken çizimlerini ve sulu boya tablolarını satarak dağ yaşamını keşfe daldı. 1934’te California Üniversitesi arkeologlarıyla Kayenta yakınlarında kazı çalışmalarında çalıştı ve Hopi törenlerine katıldı, hatta Navajo dili konuştu.

1930 ile 1933 arasında Sequoia ve Yosemite Ulusal Parkları ile High Sierra’yı dolaştı. 20 yaşındayken, Everett, iki eşekle Utah çöllerine doğru bir yolculuğa çıktı ve geri dönmedi. Onun son izlerine Davis Gulch, Escalante Kanyonu’nda rastlandı. Kaybolmasına dair çeşitli teoriler ortaya atıldı, bazıları onun bir uçurumdan düştüğünü ya da boğulduğunu, bazıları ise öldürüldüğünü öne sürdü. Bazıları ise Ruess’in Arizona’daki Colorado Nehri’ni geçip bir Navajo kadınıyla evlendiğine inandı. Ne olursa olsun, bu spekülasyonlar hikayesi etrafında efsanevi bir hava yaratmıştı.

En sonunda, Everett’in kayboluşunun sırrı çözüldü. En son izlerini bıraktığı yer incelenirken bilim adamları insan kemikleri ve parçaları buldu. DNA analizi sonucunda bu kemiklerin Everett’e ait olduğu doğrulandı. Geniş çapta kabul gören bir teori ortaya çıktı: Utah yerlileri, Ruess’e mülklerini çalmak amacıyla saldırdılar. Ruess, gezici yaşam tarzını ve keşfedilmemiş, uzak yerleri keşfetmeyi çok seviyordu. Abisine yazdığı son mektupta “Sanırım çok geçmeden geri döneceğim. Bu şekilde yaşamaktan keyif alıyorum. Güzel şeylerle çevriliyim ve bu benim için yeterli. Bu sene çok verimli geçti. Neredeyse her şeyi istediğimi, planladığımı yaptım.” yazmıştı.

Son zamanlarda, Gibbs Smith baskısı Ruess’in kendi yazdığı hayat hakkında kitaplar yayımladı. Bu üç kitap ahşap oymacılıkları ile süslendi ve Ruess bunları çok beğenirdi. Onun hikayesi, Christopher McCandless’in hikayesiyle birlikte Jon Krakauer’ın “Into the Wild” kitabında kısaca anlatıldı. California’lı müzisyen Dave Alvin Everett Ruess hakkında bir şarkı yazdı ve Dana Robinson da ona bir şarkı ayırdı, bu şarkı 2008 yapımı “Round my Door” albümünde yer aldı.

Exit mobile version