Georg Gabelentz

Georg von der Gabelentz: Alman Yazar ve Dilbilimci

Georg von der Gabelentz, 20. yüzyılın başlarında Almanca spekülatif kurguya katkılarıyla tanınan bir Alman yazardı. Soylu bir aileden gelen Gabelentz, emekli bir yüzbaşı, askeri ataşe, fahri profesör, toprak sahibi ve daha sonra Dresden’deki Sakson Saray Tiyatrosu’nun yardımcı direktörü olarak başarılı bir kariyere sahipti. Gabelentz, spekülatif kurgu, mizahi ve grotesk hikayeler, oyunlar ve daha birçok eser yazmıştır. Kurgu yazılarıyla birlikte, Gabelentz, Çince, Melanezya, Mikronezya ve Papua dilleri üzerine bilimsel çalışmalar yayımlayan tanınmış bir dilbilimci olarak da bilinir.

Yazım Tarzı ve Eserleri

Gabelentz’in eserleri modern zamanda nadiren yeniden basılmıştır. 1992 yılında yayımlanan “The Yellow Skull” adlı hikayesini okumak, ilk kez 80 yıl önce yayınlandıktan sonra bu yazarın nasıl unutulmuş olabileceğini düşünmek şaşırtıcıdır. Ancak, adil olmak gerekirse, Gabelentz, çağdaşları H.H. Ewers ve C.H. Strobl kadar ün kazanamamıştır. Alman spekülatif kurgu konusunda uzman olan Czondergeld, Gabelentz’i “eğlenceli tür edebiyatının oldukça yüzeysel bir yazarı” olarak nitelendirir. Diğer yazarlar ise psikolojik motivasyonlu metinlerinin gücünden bahseder. Gabelentz’in spekülatif eserleri büyük ölçüde kalitede farklılık gösterir. Bazı hikayeleri anlamsız gelebilir ve bazıları Alman milliyetçiliğinden etkilenebilir. Bazı metinler “acımasızca unutulmuş” olarak nitelendirilebilirken, diğerleri taklit konusu olmuş, özellikle Gabelentz’in erken dönem eserlerinin Belçikalı yazar Jean Ray üzerinde önemli bir etkisi olduğu bilinmektedir.

Eserleri ve Önemli Hikayeleri

Gabelentz’in en tanınmış romanlarından biri olan “The Mystery of Coriander” (1929), E.T.A. Hoffmann’ı karakter olarak içerir. Bu teması ilk kez 1904 yılında yayımlanan “The White Beast” koleksiyonundaki “The Vampire” hikayesinde keşfetti. Kendi özgün romanları arasında “The Mysterious” (1923) da önemlidir. Bu hikaye, bir müzayededen satın alınan bir mumya etrafında dönüyor. Bu mumya, Kraliçe Kleopatra’nın ruhunu barındıran ve kraliçenin saygısızlığı forvet olan kardeşinin hayatıyla öder.

Gabelentz’in tarihi romanı olan “The Holy Eye” (1914) da ilgi çekicidir. Bu eser, hile ve aşkı bir araya getirir. Bir aziz heykelinden çalınan bir safir gözün sihirli güçlere sahip olduğu konusunda dönüyor. Ayrıca, Gabelentz’in korku hikayeleri de oldukça etkileyicidir. Örneğin, “The Yellow Skull” (1914) isimli hikaye, Caliostro’nun kafatasının ölümcül büyüsüne kapılan bir sanatçının hikayesini anlatır. “The Grimace of Myself” (1923) hikayesi ise Dr. Jekyll ve Bay Hyde temasının bir varyasyonudur.

Bunların yanı sıra, vatanseverlikle doyurulmuş, bazen parodiye dönüşen uzun öyküler de bulunmaktadır. “Bir Supla Tahmin” koleksiyonundaki “The Sacrifice” hikayesi, ölüm döşeğindeki bir bale sanatçısının, bir milliyetçi katili alibisi sağladığı bir hikayedir. “The Carved Courtyard” ise “kan için toprak” temasını işler. Gabelentz ayrıca hayalet hikayeleri türüne de katkıda bulunmuş, özellikle “The White Beast” (1904) adlı uzun hikayesiyle dikkat çekmiştir.

Exit mobile version