Eugene O’Neill Hayatı
Eugene Gladstone O’Neill, Amerikalı bir oyun yazarı olarak New York’ta doğdu. Ella (Quinlan) O’Neill ve ünlü aktör James O’Neill’ın üçüncü oğluydu. Babası, aynı isimdeki melodramda Kont Monte Cristo rolüyle şöhret kazandı. Eugene’in annesi Ella ve babası sürekli seyahat ettikleri için Eugene, ilk yedi yılını “otellerde ve trenlerde” geçirdi. Yedi yaşında iken New York’ta bir Katolik yatılı okula giden Eugene, üç yıl sonra zamanlarının bir kısmını geçirdikleri Connecticut’taki bir gündüzlü okula geçiş yaptı. Bu yıllarda Ella O’Neill, genç oğlunu olumsuz etkileyen morfin bağımlılığı geliştirdi. Katolik geleneği içinde yetiştirilen O’Neill, annesinin iyileşmesi için dua etti, ancak tüm çabalarının boşa çıkmasıyla kiliseye olan inancını yitirdi. 1902 yılında Eugene, Connecticut’taki Stamford’da bulunan Protestanlar ve Katolikler için bir yatılı okul olan Betts Akademisi’ne kaydoldu. Akademik olarak iyi performans sergilemese de büyük bir istekle okumaya devam etti. 1906 yılında Princeton Üniversitesi’ne kabul edildi ancak ilk yılında akademik başarısızlık nedeniyle okulu bıraktı. Bu yıllarda Eugene’ı, New York’un gece hayatına tanıtan ve etkileyen büyük ağabeyi James (Jamie) oldu. Princeton’dan ayrıldıktan sonra Eugene, düzensiz bir yaşam sürdü ve 21. doğum gününden kısa bir süre önce 1909 yılında babasının isteklerine karşı Kathleen Jenkins ile evlendi. Düğünden kısa bir süre sonra Honduras’ta altın arayıcılığı yaptı, 1910’da oğlu Eugene doğduğunda kısa bir süre New York’a döndü ve ardından bir buçuk yıl İngiltere’ye giderek oradan Arjantin’e geçti, burada dilenci ve serseri olarak yaşadı. 1911 yılında eşi ondan boşandı ve Eugene 12 yaşına geldiğinde oğlu ile yeniden bir araya geldi. 1911 yılında O’Neill tekrar New York’a döndü, çeşitli işlerde çalıştı ve ağır alkol kullanmaya başladı. 1912 yılında intihar girişiminde bulundu ve yeni bir hayata başlama kararı aldı. Bir süre New London’da gazeteci olarak çalıştı, ancak birkaç ay sonra verem hastalığına yakalandı ve özel bir sanatoryuma alındı. Bu süre zarfında hayatı hakkında yeniden düşündü ve daha sonra bir “ikinci doğum” olarak nitelendireceği bir deneyim yaşadı. Bu dönemde O’Neill, oyun yazmaya başladı ve “Her Şeye Rağmen Bound East” ve diğer deniz oyunlarından oluşan koleksiyona katılmış olan yedi tek perdelik oyun yazdı. O’Neill’ın ilk sahneye konan oyunu, 1916 yazında Provincetown’daki terkedilmiş bir iskelede Provincetown Oyuncuları tarafından sahnelenen “Bound East for Cardiff” idi. Provincetown Oyuncuları, Greenwich Village’da O’Neill’ın New York’taki çıkışını işaret eden bir prodüksiyon olduğu tartışmalarına sebep oldu. Erken oyunları denizcilerin barınaklarını ve limanları konu alırken karakterleri denizciler ve liman işçilerinden oluşuyordu. O’Neill, salon ve iç mekan dramalarının aksi olan bu karakterleri terk etti. Yazmaya başlamadan önce O’Neill, oyun yazarı olduğu İsveç Kraliyet Tiyatrosu’nda 1957’de prömiyer yapan “A Touch of the Poet” ve aynı tiyatroda 1962’de prömiyer yapan “More Stately Mansions” adlı iki oyun kaleme almayı başardı, ancak diğer oyunlarından planlanan döngüden yalnızca iki oyunu yazabildiği eski yaşlarına kadar boşlukta kaldı. O’Neill’ın eserleri arasında dalgalı bir yapı olduğu kabul edilse de, hala en önemli Amerikalı oyun yazarlarından biri olarak kabul edilir. İngiliz eleştirmeni Martin Seymour-Smith tarafından belirtildiği gibi, “O’Neill, hayatındaki zorlukları evrensel acı metaforlara yükselten bir adamdı.” Amerikalı eleştirmen John Gassner’a göre “O’Neill’ın modern tragedya yazarlarından (Chekhov da dahil olmak üzere) ayrılan yönü, karakterlerinin sıklıkla yarı-trajik olmaları, ruhun bü