Liza LouAmerikalı sanatçı
Ülke:
|
İçindekiler:
- Lisa Lou’nun Biyografisi
- Mutfak ve Bahçe
- Tanınma ve Güncel Hayatı
- Çalışma Süreci
- Durban ve İlham
- Bir Aydınlanma ve Sanatsal Yolculuk
Lisa Lou’nun Biyografisi
Lisa Lou, benzersiz malzeme seçimleriyle tanınan modern bir Amerikalı sanatçıdır. Lou, eserlerini boncuklar üzerinden oluşturur. Sanat dünyası başlangıçta Lisa Lou’ya küçümseyici bir tavırla yaklaşmış, onu ikinci sınıf bir mücevherci ya da deli bir el sanatları ustası olarak nitelendirmiş olsa da günümüzde koleksiyonerler ve galeri küratörleri dünyanın dört bir yanından eserlerini arar hale gelmiştir.
Mutfak ve Bahçe
Lou’nun ünü ‘Mutfak’ adlı projesiyle geldi. Bu proje, 1991’den 1996’ya kadar tamamladığı beş yıl süren bir çalışmadır. Gerçek boyutta olan bir mutfaktır, 15.6 metrekarelik bir alana yayılmış ve gerçek bir mutfakta bulabileceğiniz her şeye sahiptir. Lou, ‘Mutfak’ın başarısını takiben 1996’dan 1999’a kadar tamamladığı ‘Bahçe’ adlı boncuk işi enstalasyonunu oluşturdu.
Tanınma ve Güncel Hayatı
Bugün ‘Mutfak’, New York’taki Whitney Museum of American Art’ın kalıcı koleksiyonunun bir parçasıdır, ‘Bahçe’ ise Paris’teki Fondation Cartier pour l’art contemporain’in kalıcı koleksiyonundadır. Lou, 2002’de MacArthur Vakfı’ndan yarım milyon dolarlık bir hibe aldı. Şu anda Güney Afrika’nın Durban şehrinde yaşayıp çalışmaktadır.
Çalışma Süreci
Lou’nun stüdyoda çalışma süreci diğer çağdaş sanatçılardan farklıdır. Sabah saatlerinde Zulu erkekleri ve kadınları stüdyoda bir araya gelir. Gün boyunca Lisa ve yardımcıları, şarkılar eşliğinde sonsuz sayıda küçük boncuk bir araya getirir.
Durban ve İlham
Üçüncü büyük şehir Durban’ın tradisyonel Afrika boncuk işçiliğinin merkezi olması, Lou’ya ilham kaynağı oldu. Lou, Durban’a aslında kocası Mick Haggerty ile geri dönmeyi planlarken burada ilginç bir ekip çalışma fırsatı buldu.
Bir Aydınlanma ve Sanatsal Yolculuk
Lou, 1969’da doğmuş ve Hristiyan bir ailede büyümüştür. Kendisini bir ateist olarak tanımlayan Lou, 1989’da Avrupa’yı ziyaret ederken Floransa ve Venedik katedrallerinde yaşadığı deneyimle sanatsal yolculuğuna başlamıştır. Bu deneyim, Amerikalı genç sanatçıyı boyasız duvarlar ve plastik kilise sandalyelerine alışmış biri olarak etkilemiş ve boncukların yeni ve ilginç materyal haline gelmesine neden olmuştur.