“Switch 2 ve Yeni 3D Mario ile Birlikte Super Mario Odyssey’in Garipliği”

Daha Önce Hiç Görmediğiniz Bir Mario: Super Mario Odyssey’in Farklı Dünyası

1970’lerin ikonik çizgi romanı Peanuts‘ta Charles Schulz’un, çocuk karakterlerin arka planında yetişkinler çizerek gerçekleştirdiği bir deney, Super Mario Odyssey‘in estetik garipliğini anlamayı sağlıyor. Bu deneyi hatırlatan bir çizim, Charlie Brown ve Linus’un golf sahasında bulunduğu anı temsil ediyordu. Arka planda beliren büyük yetişkin figürleri, çocukların dünyasında bazı şeylerin ölçüsüzlüğünü sorgulatıyordu. Yetişkinlerin boyutları, çocukların o dünyadaki yerlerini sorgulamanıza neden oluyordu. İşte bu noktada, Super Mario Odyssey de aynı garipliği yaşatıyor.

Yeniliklerle Dolu Bir Macera

Super Mario Odyssey, Nintendo Switch ile Mario’yu, çok geniş ve detaylı alanlarda yeniden keşfetmeye olanak tanıyor. Oyuncular, görevleri tamamlamak ve gizli alanları bulmak için mükemmel bir özgürlük yaşıyor. Ancak bu özgürlük, oyunun zorluklarıyla birleştiğinde, bazı oyuncular için zorlu bir mücadele haline dönüşüyor. Mario’nun standart hareket setine ek olarak, oyunda yer alan yeni mekanikler, özellikle Mario’nun şapkasını kullanarak farklı yaratıkları kontrol etmesi, oyunun derinliğini artırıyor.

Oyun, klasik Mario eğlencesini sunarken, görsel estetiği ile ciddi bir değişiklik yaratıyor. Mario, artık sadece Mario dünyasında değil, pek çok farklı estetik anlayışla inşa edilmiş dünyalarda koşuyor ve zıplıyor. Bu farklılık, oyun dünyasının sunduğu yeni deneyimlerle birleştiğinde, oyuncunun Mario’yu nasıl hissettiğine dair derin bir tartışma başlatıyor.

Farklı Dünyalar, Farklı Duygular

Mario, Super Mario Odyssey‘de çok çeşitli mekanlarda bulunuyor; ancak bu mekanlar, Mario’nun alışık olduğu yumuşak dokularla değil, daha gerçekçi ve katı malzemelerle dolu. Örneğin, Cascade Kingdom’daki dünyalar, oldukça *gerçek]*çi dokulara sahipken, Mario bu yerlerde ‘farklı’ bir şekilde duruyor. Bu durum, Mario’nun bu yeni mekanlarda nasıl bir yer bulduğunu sorgulatıyor.

Görseller dışında Mario’nun bu dünyalarda sürekli olarak bir ‘yabancı’ gibi hissetmesi, oyuncuların deneyimlerini değiştiriyor. Oyun, sadece Mario’nun becerilerini test etmekle kalmıyor, aynı zamanda oyuncuların da Mario’nun Discovery dünyasındaki ‘yabancı’ halini sorgulamasına olanak tanıyor. Belki de bu durum, oyunun adını hakkıyla taşımasını sağlıyor: Odyssey.

Görsel estetiğin yanı sıra, Mario’nun bu yeni dünyalarda bağımsız bir karakter olarak nasıl yer bulduğu üzerine düşündüren yapısı, Super Mario Odyssey‘in, diğer Mario oyunlarına göre çok daha derin bir deneyim sunduğunu gösteriyor. Oyuncular, Mario ile beraber bu ilginç ve farklı dünyaları keşfederken, Mario’nun sürekli olarak kendi kimliğini koruduğunu ve her zorluğun üstesinden geldiğini görebiliyorlar.

Sonuç olarak, Super Mario Odyssey sadece bir oyun olmaktan öte, Mario’nun kimliğini, yaratıcılığını ve dünya ile olan ilişkisini gözler önüne seren bir deneyim sunuyor. Bu oyunla, Mario’nun duran ve koşan bir karakter olarak değil, her daim ‘yabancı’ bir gezgin olarak yolculuğuna tanıklık ediyoruz.

Exit mobile version