Victor Hugo’nun Hayatı
Victor Hugo (1802-1885), Fransız yazar, şair ve oyun yazarıydı. Dünyada en çok okunan Fransız romancılarından biri olarak kabul edilir ve vatanseverler tarafından büyük bir ulusal şair olarak saygı görür. Aynı zamanda Fransız dize ve dramatik yazısının reformcusu, vatansever bir yayıncı ve demokrat politikacıydı.
Victor Hugo’nun kişiliği çok yönlülüğü ile karakterizedir. Kendisini grafik sanatların ustası ve eserlerini canlı bir şekilde betimleyen bir illüstratör olarak kabul ettirmiştir. Ancak bu çok yönlü bireyi en çok tanımlayan ve faaliyetlerini canlandıran şey, insan sevgisi, yoksulla acıma duygusu ve merhamet ile kardeşlik çağrısıdır.
Hugo’nun yaratıcı mirasının bazı yönleri eskimiş olsa da, onun büyük konuşma tarzı, uzun laf kalabalığı ve düşünce ile imgelerde çarpıcı çelişkilerine olan eğilimi gibi yönleri eleştirel olarak kabul edilmektedir. Ancak bir demokrat ve bireye karşı zulme ve şiddete karşı olan bir kimliği olması nedeniyle Hugo, birçok kuşağın kalplerinde yankı uyandırmaya devam eden çağdaş bir figür olarak kalmaktadır.
Notre Dame’ın Kamburu
Hugo’nun toplumu ve siyasi adaletsizliğin kurbanlarını savunma taahhüdü, tarihi romanı “Notre Dame’ın Kamburu”nda en iyi şekilde örneklenmektedir. Bu eseri Temmuz 1830’da yazmaya başladı ve Şubat 1831’de tamamladı. Hugo’nun uzak geçmişe ilgisi, 19. yüzyılın üç kültürel faktöründen etkilenmiştir: edebiyatta yaygın olarak tarihî temaların kullanılması, Orta Çağ’ın romantik yorumu ve tarihi ve mimari anıtların korunmasına yönelik mücadele.
Orta Çağ’a romantik bir hayranlık, klasik dönemin ağırlıklı olarak antikiteye odaklandığı gösterilen bir tepki olarak ortaya çıktı. Orta Çağ’ın 18. yüzyıl Aydınlanma yazarlarının tarafından ilerlemenin açısından karanlık, cahil ve insanlığın ilerlemesine ilişin önemsiz olarak kabul edilmesine karşı bir reaksiyon olarak görülmektedir. Romantikler ise Orta Çağ’ı olağanüstü bulmuş ve bu dönemi, sıkıcı burjuva yaşamının karşısına çıkan bir çağ olarak görmüşlerdir.
Hugo’nun Sanatsal Görüşü
Hugo, eserlerinde sürekli olarak kontrast, abartı ve dehşet verici ile güzel, komik ile trajik arasında grotesk bir karşılaştırma kullanır. Onun eserlerinde, yazar aynı zamanda iyilik ile kötülük arasındaki kutuplaşmanın sonucu olan sonsuz mücadeleyi yansıtan güçlü bir sanat anlayışını benimser.