Georges Simenon
Fransız Yazar
Georges Simenon’un Hayatı
Georges Simenon, Fransız yazar ve dedektif hikayelerinin ustasıydı. Romanları genellikle cinayet içerse de, geleneksel dedektif hikayelerinden ziyade psikolojik dramalara benzer. Simenon’un eserleri, görünüşte iyi insanların neden suç işlediğini araştıran sıradan insanları ve insan psikolojisini derinlemesine keşfeder.
Belçika’nın Liège şehrinde doğan Simenon, dini bir ailede büyüdü. Başlangıçta rahip veya pastacı olmayı istese de, hayatı farklı bir yöne sürükledi. Yabancı öğrencilerle birlikte yaşayan Simenon, çoğu Rus olanlar aracılığıyla edebiyata ilgi duymaya başladı ve Rus klasiklerine büyük bir hayranlık geliştirdi.
Simenon ve Yazarlık Kariyeri
Simenon başlangıçta romancılığa değil gazeteciliğe yöneldi. Polis muhabiri olarak çalıştı, çeşitli polis karakollarından bilgi topladı ve merkezi polis karakolunu günde iki kez ziyaret etti. Ancak edebiyata olan tutkusu, ilk önemli eseri olan “Makinist”i yazmaya yönlendirdi ve bu eser 1924 yılında yayımlandı. Bu tarihten itibaren Simenon, çeşitli takma adlar altında 300 roman ve öykü yayımladı, en ünlü adı olan Georges Sim adıyla.
Commissaire Maigret karakterini içeren ünlü dedektif serisine ilham veren “Pietr the Latvian” adlı ilk Maigret romanını 1929’da yayımladı. Bu seri, “The Late Monsieur Gallet”, “The Hanging at Saint-Pholien”, “The Bargee”, “The Headless Corpse” gibi eserlerle devam etti.
Simenon’un Mirası
Simenon, 1972 yılında yazmayı bırakma kararı aldı, son eseri olan “Oscar”ı yarım bıraktı. Karakterlerinin değil kendi hayatını yaşamak istediğini belirtti. Yazmaktan emekli olsa da Simenon, dünya olaylarını gözlemlemeye devam etti ve röportajlarda eleştirilerde bulundu. 1989’da aramızdan ayrılan Simenon, 450’den fazla eserlik bir miras bıraktı.