Apple’ın Çevre Yatırımları
Apple, çevresel girişimlerine epeyce zaman, para ve çaba harcıyor; ancak bu çabaların gerçekten bir etki yarattığını görmek zor.
Her ne kadar iyi niyetle yola çıkılsa da, “cehennemin yolları iyi niyetle döşenmiştir” sözü de yanlıştır demek değil. İyi niyetli girişimlerin, olumsuz sonuçlar doğurması olasıdır.
2020’deki Hedef: Karbon Salınımını Sıfıra İndirmek
2020 yılında Apple, 2030 yılına kadar %100 karbon salınımını azaltma hedefini duyurdu. Şirket, küresel düzeyde karbon salınımını sıfıra indirmiş olsa da, tüm iş süreçlerinde, üretim zincirinde ve ürün yaşam döngüsünde aynı hedefi gerçekleştirmeyi amaçlıyor.
Ne yazık ki, her yıl duyurulan çoklu cihaz lansmanları ve yapay zeka yarışında hızla ilerlemenin bu hedeflere ulaşmayı zorlaştırdığı aşikar. Apple, operasyonlarında karbon üretimini azaltma konusunda belli bir düzeyde başarı elde etse de, tamamen ortadan kaldırmanın imkansız olduğunu anlamalı.
Karbon Kredileri ve Eleştirileri
Geçmişte büyük şirketler, karbon salınımlarını dengelemek için genellikle karbon kredileri satın alıyordu. Bu krediler, çevreye zarar vermeyen veya karbonu azaltan projelerden elde ediliyordu.
Örneğin, bir şirket ormanlık alanları koruma altına alarak veya yenilenebilir enerji girişimlerine yatırım yaparak karbon kredisi elde edebilir. Ancak, bu süreçleri yönetmek ve doğru bir şekilde değerlendirmek zordur.
Bir şirket yıllık 14,5 milyon ton karbon üretiyorsa, teorik olarak bu miktarı dengelemek için 14,5 milyon karbon kredisi satın alabilir. Ancak bu, yüzeysel bir çözümden fazlasını sunmuyor.
Karbon kredileri, birçok eleştirmenin gözünde, şirketlerin çevre dostu olduklarını göstermeye yönelik bir yeşil yıkama taktiği olarak yorumlanıyor.
Yeniden Ormanlandırma ve Klinik Eleştiriler
Birçok büyük şirket gibi Apple da, karbon emisyonlarıyla başa çıkmak için Brezilya’da eucalyptus ağaçları ekmeye yöneldi. Bu ağaçlar hızlı büyüdüğü için karbonu tutmada yardımcı olması umuluyor.
MIT Technology Review‘da bilim ve teknoloji muhabiri Gregory Barber, Apple’ın bu ağaç çiftliklerini incelemek için Brezilya’ya gitti ve bu stratejiyi eleştiren bir yazı kaleme aldı. Makale, bu yaklaşımın mantığını sorguluyor.
Eğer yeterince ağaç dikerseniz, karbon dioksidi hapseder ve bunu ağaçların lignin yapısında depolayabilirsiniz. Ancak bu süreç mükemmel bir çözüm değil.
Çünkü eucalyptus ağaçları, Brezilya’da yerli bir tür değil; bu durum çevresel sorunlara yol açabiliyor. Giselda Durigan, São Paulo Eyalet Çevre Araştırma Enstitüsü’nden bir ekolog, bu projenin lüks bir proje olduğunu düşünüyor. Durigan, “Karbon söylemini kullanarak işin harika olduğunu savunuyorlar. Kendilerini iyi adamlarmış gibi göstermekten hoşlanıyorlar,” diyor.
Sonuç olarak, eucalyptus ağaçları hızlı büyüyerek karbon tutsa da, bu ağaçların suya duyduğu ihtiyaç da büyük. Suya bağımlı bu ağaçlar, özellikle kırsal alanlarda ciddi sorunlar yaratabilir.
Tek tür ağaçlar ile yapılan tarım, ekosistem dengesini bozabilir; bu durum da çevresel faydadan çok zarara yol açar. Karbon salınımını azaltma konusunda sorunun karmaşıklığı, basit bir çözüm arayışını gereksiz kılıyor.
Hangi strateji ile sorunun çözüleceği net değil, ancak yanlış yolda olduğumuz aşikar. İnsanlar çevre ile olan ilişkilerini her zaman kendi ihtiyaçları doğrultusunda düzenlediler ve bu çoğu zaman istenmeyen sonuçlar doğurdu. Apple, Brezilya’da eucalyptus ağaçları dikmenin tüm dünyayı kurtaramayacağını anlayabilir.