Bette DavisAmerikan sinema oyuncusu
Doğum Tarihi: 05.04.1908
Ülke: ABD |
İçindekiler:
- Erken Hayat ve Zorluklar
- Tiyatroda Çıkış
- Hollywood’u Fethetmek
- ‘Tanrı Olarak Oynayan Adam’
- Oscar Kazanan Yıldız
- ‘Jezebel’ ve ‘Rüzgar Gibi Geçti’
- Kişisel Hayat ve Sonraki Kariyer
- ‘All About Eve’
- Aile ve Hastalık
- Mirası
Erken Hayat ve Zorluklar
5 Nisan 1908’de Ruth Elizabeth Davis, Massachusetts’in Lowell kentinde doğdu. Babası, Betty ve kız kardeşi Barbara henüz küçükken aileyi terk etti ve annelerini yalnız büyütmek zorunda kaldı. Elizabeth genç yaşta bir aktris olma hayaliyle büyüdü, ancak drama okuluna giriş denemesi reddedildi. Sınavı yapan Eva Le Gallienne, yeteneksiz olduğunu iddia etti ve başka bir kariyer izlemesini önerdi.
Tiyatroda Çıkış
Pes etmeyen Davis, John Murray Anderson tarafından kurulan bir tiyatro stüdyosuna katıldı. Anderson’ın bağlantıları sayesinde George Cukor ile tanışıp “Broadway” adlı bir Broadway oyununda rol aldı. Ancak Cukor, Davis’i bilinmeyen nedenlerle kovdu ve başka bir tiyatroda kâtip olarak çalışmak zorunda kaldı.
1929’da Davis, New York’taki Provincetown Playhouse’a katıldı. “The Wild Duck” adlı oyunla sahne kariyerine başladı. Çıkışını, neredeyse 200 gösterimle başarıya ulaşan “Broken Dishes” oyunu ile sağladı ve umut vaat eden bir aktris olarak tanındı.
Hollywood’u Fethetmek
Sahne dışında da hedefleri olan Davis, 1930’da Hollywood yolculuğuna çıktı. Los Angeles’a vardığında, birkaç film stüdyosunu kontrol eden etkili yapımcı Samuel Goldwyn ile bir seçme yapmaya çalıştı. İlk başta tereddütlü olan Goldwyn, sonunda haftalık 300 dolar maaşla ona bir kontrat verdi.
Davis’in Hollywood’daki çıkış filmi “Bad Sister” (1930), onu “The Family” (1931) ve “Waterloo Bridge” (1931) gibi yardımcı roller izledi. Ancak Davis’in potansiyelini görmeyen Goldwyn, onun kontratını yenilemeyerek onu 1931’de işsiz bıraktı.
‘Tanrı Olarak Oynayan Adam’
Şans, Davis’in yoluna gülümsediğinde yönetmen George Arliss, Warner Bros’ta çalışırken onu “Tanrı Olarak Oynayan Adam” (1932) filminin başrolüne yerleştirdi. Film büyük bir başarıydı ve Davis’i odağa yerleştirdi. Arliss, Davis’in kariyerinde etkili bir şekilde ‘tanrı’ gibi davranarak, uzun zamandır beklediği fırsatı vermiş oldu.
Oscar Kazanan Yıldız
1934 yılında Davis’in kariyeri “Of Human Bondage” filminde canlandırdığı Mildred karakteriyle yeni bir seviyeye ulaştı. “Bordertown” (1934) ve “Dangerous” (1935) filmlerinde gösterdiği performanslarla acımasız ve amoral bir kadın imajı oluşturdu. “Dangerous” filmiyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandı.
Bununla birlikte, Davis Hollywood stüdyo sistemi tarafından uygulanan kısıtlamalardan rahatsızdı. Rol seçiminde daha özgür olma arzusundaydı, ancak talepleri genellikle karşı çıkılarak karşılandı.
‘Jezebel’ ve ‘Rüzgar Gibi Geçti’
Davis, “Gone with the Wind” filminde istediği rolü alamadığında yapımcılar onu “Jezebel” (1938) filminin başrolüyle tatmin etmeye çalıştı. William Wyler’ın yönettiği “Jezebel”, Margaret Mitchell’in romanına büyük benzerlikler taşıyordu. Davis’in etkileyici performansı, ona ikinci bir Akademi Ödülü kazandırdı.
Kişisel Hayat ve Sonraki Kariyer
1940’larda Davis Hollywood’da egemen oldu. Efsanevi Eleonora Duse’ye benzetildi ve Motion Picture Arts and Sciences Akademisi’nin başkanlığına seçildi. Bununla birlikte, yalnızlık hisleri devam etti. İki kez evlendi ve ikinci kocası bir kazada ölünce trajedi yaşadı.
1943’te Davis, ressam William Sherry ile evlendi ve 1954’te bir kız çocuğu Barbara ve bir erkek çocuk Michael evlat edindiler. Davis annelik rolüne adadı ve giderek oyunculuk işlerini azalttı.
‘All About Eve’
1950 yılında Joseph Mankiewicz, Davis’e “All About Eve” filminde yaşlanan bir aktris rolünü teklif etti. Margo Channing olarak sergilediği performans, ona bir Oscar adaylığı ve Cannes Film Festivali Ödülü kazandırdı. Davis, Mankiewicz’in onu “ölümden geri getirdiğini” söyleyerek ona minnettarlık duydu.
Ancak bu ‘diriliş’ geçici oldu. Davis’in sonraki filmleri, daha önceki başarılarını yakalayamadı. Oyunculuğa devam etti ve birkaç Oscar adaylığı daha aldı, ancak önceki başarılarını aşamadı.
Aile ve Hastalık
“All About Eve” filminin çekimleri sırasında Davis, aktör Gary Merrill ile tanıştı ve 1951’de evlendiler. Birlikte, 1954’te bir kız çocuğu Margo ve bir erkek çocuk Michael evlat edindiler. Davis, anneliğe adandı ve oyunculuk görevlerini giderek azalttı.
1970’lerde Davis’in sağlığı çeşitli hastalıklar nedeniyle kötüleşti. Dört inme geçirdi ve yüzünün sağ tarafında felç oldu. Yoğun rehabilitasyon sürecinden geçti, ancak sağlığı sürekli olarak kötüleşti.
Mirası
Bette Davis, 6 Ekim 1989’da kanserle mücadelesinin ardından vefat etti. Sinemaya olan katkısı ölçülemez. Motion Picture Arts and Sciences Akademisi’nde başkanlık yapmış ilk kadın ve 10 Oscar adaylığı alan ilk kişi oldu. Sinematografların yakalamak için sıraya girdiği ikonik “balık kasesi” gözleri, bir dönemi simgelemeye başladı.
Talentının ötesinde, Davis, saygı ve tanınmayı hak eden müthiş bir ruha sahipti. Hollywood sistemini meydan okumaktan çekinmedi ve nihayetinde sinematik yıldızlığın zirvesine çıktı.