SON DAKİKA

Edebiyat

Jose de Espronceda

Jose de Espronceda’nın Hayatı

Jose de Espronceda, Romantik dönemin İspanyol şairidir. O, Badajoz ilinin Almendralejo kasabasında, askeri bir ailede doğmuştur. Espronceda, liberal düşünür Alberto Lista’nın kurduğu Madrid’deki San Matvei Okulu’nda eğitim gördü. Genç yaşında bile radikal görüşlere sahip olduğunu gösterdi.

1823 yılında, gelecekte tanınmış muhalif figürler olacak olan Ventura de la Vega ve Patricio de la Escosura ile birlikte, Espronceda, Ferdinand VII’nin despotizmine karşı mücadele etmeyi amaçlayan ve 1820’deki askeri devrimin lideri Rafael del Riego’nun idamına intikam arayan “Los Numantinos” adlı gizli bir topluluk kurdu. Espronceda, topluluğa katılımı nedeniyle tutuklandı ve Guadalajara’daki bir manastır cezaevinde beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak babasının çabaları sayesinde sonunda serbest bırakıldı.

1826 yılında, Gibraltar üzerinden İspanya’dan ayrılan Espronceda, Portekiz, Belçika, Hollanda, Fransa ve Birleşik Krallık’ı ziyaret ederek, gelecekteki sevgilisi Teresa Mancha ile tanıştığı Birleşik Krallık’ta uzun bir yolculuğa çıktı. Espronceda, İspanyol liberal sürgün topluluğunun hayatına aktif olarak katıldı ve 1830 devrimi sırasında Paris’e giderek barikatlarda savaştı. Kısa bir süre sonra Teresa, ailesinin ısrarıyla zengin bir tüccarla evlendi. Ancak, onlar 1833’te Paris’te yeniden bir araya geldiler ve Ferdinand VII’nin ölümü üzerine siyasi sürgünlere af çıkarıldığında birlikte İspanya’ya geri döndüler. 1838’de Teresa, şairden ayrıldı ve kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.

Teresa’nın ölümünden sonra, Espronceda tamamen kamu hayatına ve gazeteciliğe adadı. Ulusal Muhafız’a katıldı, İlerici Parti’den Cortes’e seçildi ve Lahey’deki İspanyol elçiliğinde sekreter olarak atandı. Espronceda, 34 yaşında difteriden öldü.

Espronceda’nın Eserleri ve Etkileri

Espronceda, gençliğinden itibaren şiir yazmaya başladı. Hapishanede iken, klasizmin tarzında bir tarihi şiir olan “Pelaeo”yu yazmaya başladı, ancak onu yarım bıraktı. Daha sonra öze geçerek “Sancho Saldaña” adlı tarihi bir roman yarattı. 1840 yılında, eserlerinin yapıldığı bir şiir koleksiyonu yayımlandı ve hemen başarı elde etti, İspanyol Romantizmi’nin gelişiminde önemli bir etkiye sahip oldu.

Espronceda, İspanyol şiirine yeni ritimler getirdi ve ondan önce kullanılan şiir kalıplarını büyük ölçüde çeşitlendirdi. İki önemli eseri olan “The Student of Salamanca” (1837) ve “The Devil-World” (1841), dünya edebiyatının “Don Juan” ve “Faust” gibi “sonsuz imgeleri” ile bağlantılıdır.

“The Student of Salamanca” eserinde, Espronceda, Felix de Montemar isimli bir karakter yaratır; bu karakter, insan ve ilahi yasaları zorlayan, İspanyol efsaneleri ve Byron’ın şiir geleneği ile ilgili bir karakterdir. “The Devil-World” adlı yarım kalmış felsefi şiirinde ise yazar, insan hayatının sonsuz trajik çelişkilerini, orijinal cehalet ve masumiyet durumuna geri dönülmezliğini ve baskıcı toplumsal ve dünyevi kötülüklerin gücünü tasvir etmeye çalışır.

Rusya’da, 1880’lerde Yu.V. Doppelmeier ve M.V. Watson’ın makaleleri ve çevirileri sayesinde Espronceda’nın eserleri tanındı. D.K. Petrov, Rus Hispanizminin kurucularından biri olan “XIX. Yüzyıl Siyasi Şiiri Üzerine Denemeler: Espronceda ve Rossetti’nin Şiirlerinde Rusya ve I. Nikolay” (1909) adlı makalesinde Espronceda’nın “The Song of the Cossack” adlı eserini inceledi.

Düşüncenizi Paylaşın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Teknoloji Haberleri