Mary Shelley Hakkında
Mary Shelley, 30 Ağustos 1797’de Londra’da doğmuş ünlü İngiliz yazar William Godwin ve Mary Wollstonecraft’ın kızıdır. Annesi, Shelley’nin doğumundan birkaç gün sonra ölmüştür ve bu durum Shelley üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Onu idol olarak görmüştür.
William Godwin, eski bir yazar olarak zaten kendi ününü yaşamıştır. Şairler William Wordsworth ve Samuel Taylor Coleridge gibi en sadık öğrencileri, Godwin’un fikirlerinden uzaklaşarak kendisini kınamıştır. Godwin yeniden evlenmiştir, ancak yazarak kazandığı gelir, geniş ailesini geçindirmek için yeterli gelmemiştir.
Shelley’nin çocukluğu üvey annesiyle gergin bir ilişki içinde geçmiştir. Üvey annesi annesinden çok farklı bir kadındır. Üvey annesi varlıklı ve yüzeysel ilgi alanları olan bir burjuva iken, Shelley küçük yaşta kitaplarda ve yazmada huzur bulmuştur. Yazmaya olan tutkusuyla edebiyat sevgisi, babasının kütüphanesinde beslenmiştir.
On altı yaşındayken Shelley’nin hayatı Percy Shelley ile tanışınca değişmiştir. Percy, babasının fikirlerini takdir eden ve sık sık evlerine gelen biriydi. Shelley ve Percy birbirlerine âşık olmuş ve Claire adlı üvey kızkardeşini de yanlarına alarak kaçmaya karar vermişlerdir.
Çiftin kaçışı, toplumdan gelen onaylamayan tepkilerle karşılaşmıştır. Dedikodular, Shelley’nin babasının onu Percy’ye sattığı yönündedir ve hatta yakın arkadaşı da onu terk etmiştir. Kamunun sempatisi, Percy’nin yoksul ve iki çocuk annesi olan ayrı karısı Harriet’in yanındadır. Percy’nin Harriet’e yardım etmeye çalışmasına rağmen, maddi zorluklarla boğuşurlar. 1816’nın başlarında, Shelley oğlu William’ı doğurmuş ve genç anne hayatında nispeten istikrar arzulamıştır.
Sorunlarından birazcık olsun kaçış bulabilmek için, Shelley ailesi Londra’dan ayrılıp 1816 yazında İsviçre’ye seyahat etmeye karar vermiştir. Onlara, Byron’ın sevgilisi haline gelmiş olan Claire de katılmıştır. İsviçre’de geçirdikleri zaman, Shelley’nin ilk büyük eseri olan “Frankenstein; ya da Modern Prometheus” için fikri oluşturduğu zamandır.
“Frankenstein”, genç bir bilim adamının bir canavar yaratma hikayesini anlatan bir romandır. Shelley henüz on dokuz yaşındayken yayımlandı ve ulusal edebiyatın bir parçası oldu, dünya çapında tanınırlık kazandı. Roman, Shelley’nin hayal gücünün ve etrafını saran edebi atmosferin bir ürünüdür.
Romanının başarısına rağmen, Shelley’nin hayatı trajedilerle dolu devam etmiştir. Üvey kızkardeşi Claire, Byron’ın çocuğunu doğurmuş ve bu da Shelley’nin duygusal yükünü artırmıştır. İlk çocuğu doğumundan kısa bir süre sonra ölmüş ve kocasının 1822’deki ani ölümü onu yıkmıştır. Shelley, tek başına oğlunu büyütmekle kalmamış, Percy’nin ailesiyle de birçok hukuki ve mali mücadeleyle karşı karşıya kalmıştır.
Hayatı boyunca Shelley, yaşadığı zorluklara rağmen yazmaya ve yayınlamaya devam etmiştir. Kendisini oğlunun yetiştirilmesine adamış ve annelik hakları için mücadele etmiştir. Maddi zorluklar ve Percy’nin ailesiyle süregelen çatışmalara rağmen, yazın kariyerine devam etmiştir.
Mary Shelley’nin hayatı, şiirle trajedinin harmanıydı. Aşkın ve yaratıcılığın sevinçlerini yaşamış, ancak kişisel kayıplarla ve toplumsal reddedilmelerle karşı karşıya kalmıştır. Zorluklara rağmen, dikkate değer bir yazar olarak ve bilimkurgu türünde öncü olarak bir miras bırakmıştır. “Frankenstein” adlı romanı okuyucuları hala büyülemekte ve edebiyatın klasikleri arasında yer almaktadır. Mary Shelley, 1 Şubat 1851’de hayata veda etmiş, edebiyat dünyasında kalıcı bir iz bırakmıştır.