Uzay Havasını İzleme İhtiyacı
Bir uçağa bindiğinizde, pilotunuz zaten uçuş yolundaki hava durumunu bilir ve olumsuz şartlardan kaçınabilir veya en azından sizi uyarabilir. Ancak, güneş olaylarından kaynaklanan “uzay havası” hakkında aynı şey söylenemez; bu tür olaylar, uydu ve hatta yolcu uçaklarını ciddi şekilde etkileyebilir.
Mission Space, bu giderek daha önemli olayları yakın gerçek zamanlı izleme sağlamak için bir uydu takımı kurmaya hazırlanıyor.
Uzay Havası Nedir?
Uzay havası, yakın Dünya çevresindeki radyasyonu ifade eder. Dünya’nın koruyucu alanının dışındaki uydular ve uzay araçları, güneşin ışınlarına doğrudan maruz kalır ve bir güneş fırtınası onları etkileyebilir veya devre dışı bırakabilir. Bu radyasyonun türü ve yoğunluğu, atmosferdeki hava durumu gibi değişken ve akışkandır; fakat görünmez olduğu ve ışık hızında hareket ettiği için gözlemlemek ve tahmin etmek oldukça zordur.
Güneş radyasyonunu izleyen birçok uydu ve derin uzay misyonu mevcut, ancak bunlar sınırlıdır; okyanusta dağınık birkaç rüzgar ve yağmur sensörü ile bir fırtınanın yolunu tahmin etmeye çalışmak gibidir. Tarihsel olarak bu yeterli olmuş olabilir ama yeni uzay ekonomisinin büyümesiyle uzay havası, bazen karşılaşılan bir rahatsızlıktan sürekli ve somut bir tehdide dönüşmüştür.
Gelecekteki Tehditler
“Daha fazla şirket uzay havasını gündemlerine alıyor,” diyor Mission Space‘in CEO’su ve kurucusu Alex Pospekhov. “Bizim uzayda 7,000 uydumuz var, ancak 10 yıl içinde bu sayı 50,000’e çıkacak; bu da demek oluyor ki uzay hava olaylarının etkisi aynen devam edecek, fakat 10 kat daha büyük bir etki yaratacak.”
Ciddi bir güneş fırtınası, yalnızca elektroniğe değil, hazırlıksız astronotlara da tehlike arz edebilir. Eğer birisi uzay yürüyüşü yapıyorsa, radyasyonla karşılaşabilir. Ayrıca, Ay’da kalıcı bir varlık oluşturmak istiyorsak, dışarı çıkmanın güvenli olduğu zamanı tam olarak bilmemiz gerekir.
Yüzeye yakın hava yolları, kutuplardan geçerken yolcuların yüksek dozda radyasyona maruz kalmaması konusunda endişelidir ve bazıları bu yüzden uçuşları iptal etmiştir. Ayrıca, uydulara bağımlı olan pek çok hizmete de bundan kaynaklı ikinci etkiler doğmaktadır.
Mission Space’ın Hedefleri
Pospekhov’un kuruluşu, Avrupa’da kurulmuş ancak şimdi İsrail ve ABD‘de faaliyet gösteren Mission Space, uzay havasını izlemek ve yakın gerçek zamanlı raporlar ve tahminler sunmak üzere planlanan toplam 24 uydudan ilki olan ikisini yakında fırlatmaya hazırlanıyor.
Bu uydu takımları mevcut bilimsel araçların yerini almak değil, onların verilerini artırmak amacı taşımaktadır. Pospekhov, birçok şirket ve hükümetin daha iyi uzay havası tahmini gereksinimlerinin farkında olduğunu vurguladı. Ancak, mevcut uydular yaşlanmış durumda ve verilerin paylaşımı zordur.
“Uzay havası izleme alt yapısı, 90’ların sonlarında geliştirildi, bilimsel modellerin çoğu ise 50 yıl öncesine dayanıyor,” diyor Pospekhov. NASA, NOAA ve ESA gibi kuruluşlar arasında bilgi paylaşım anlaşmaları karmaşık ve veriler bir araya getirilmesi zor. Ayrıca bu verileri anlayabilecek uzman sayısı da yetersizdir.
İzleme Projeleri ve Beklentiler
Mission Space şu an halka açık kaynaklar kullanarak normalleşmiş bir veri akışı oluşturmaktadır. Ancak, 2025’in ilk çeyreğinde kendi ilk iki uydusunu fırlatmayı planlıyor. Pospekhov, daha hızlı fırlatma yapabileceklerini ama ilk takımdan öğrenip geliştirmek açısından daha faydalı olacağını belirtiyor. “Mühendisler,” diyor, “her zaman daha fazla değişiklik olacaktır.”
Uydular, belirli ama sıradışı olmayan özelliklere sahip; bu da onların maliyetini beklenenden düşük tutuyor. Önemli olan sensör yükü (adına Zohar diyorlar) saniyede bin kez 15 parametre topluyor.
Pospekhov, “Uzay havası bir veri tekeli oyunudur: Takımı ilk başlatan ve alt yapıyı kuran kazanacaktır,” şeklinde öngörüyor. “Yarı bir takım bile fırlatıldığında, iki yıl içinde uzay havası verilerinin insanlık tarihinde üretilenlerden bin kat daha fazla veri elde edeceğiz.”
Tam takımı beklerken gerçek zamanlı ölçümler ve tahminlerin oluşturulması zorluğu devam edecek; ancak birkaç ay içinde fırlatılacak çift uydunun mevcut olanaklardan önemli ölçüde daha iyi sonuçlar vermesi bekleniyor.