Ron Finley: Bir Amerikan Tasarımcı ve Bahçıvanın Vizyonu
Ron Finley, Amerikalı bir modacı, sokak sanatçısı ve zamanımızın en ünlü bahçıvanıdır. Güney California’nın en suç oranı yüksek bölgelerinden biri olan South Central Los Angeles’ta doğup büyüyen Finley, kendisi için farklı bir yol çizdi. Akranlarından farklı olarak mahallesinin sınırlarından kaçmayı ve Hollywood yıldızlarının ve milyonerlerin yaşadığı sadece birkaç kilometre güneyinde olmayı arzuladı.
Genç yaşta Finley, kendi kıyafetlerini yaratmaya olan tutkusunu fark etti. Bu, ‘The DROPDEAD Collexion’ adlı benzersiz kıyafet markasının doğuşuna yol açtı. Hızla Amerika genelinde ünlüler ve büyük perakendeciler arasında popülerlik kazandı. Başlangıçta, Finley kıyafetleri ebeveynlerinin garajında kendisi dikerken, kısa sürede yönetimsel bir rol üstlendi ve üretimde yardımcı olmak için işçiler tuttu.
Kıyafet işi ona maddi istikrar getirmesine rağmen, Finley, doğduğu South Central Los Angeles mahallesinde kalmayı ve toplumunda fark yaratmayı seçti. Vintage fotoğraf ve posterler toplamaya başladı ve sonunda ülkenin en geniş koleksiyonlarından birini oluşturdu. İki oğlu da South Central’de büyüdü ve hala orada yaşıyorlar.
Mahallesinin kusurlarını fark eden Finley, yerel yetkililerden yardım isteme çabalarının sonuçsuz kalmasıyla cesur bir adım atmaya karar verdi. Evine yakın küçük bir arazi parçasını bir bahçeye dönüştürmeye karar verdi ve üzümler ile sebzeler yetiştirdi. Kısa bir süre sonra şehir yetkililerinden, çimeni orijinal haline döndürmesi talimatı içeren bir mektup aldı. Bu olay, Finley’yi baskıcı sisteme karşı bir duruş almaya teşvik etti.
Finley mahkemeye çıkarıldı, nihayetinde suçlu bulunmadı ve South Central’ın kaldırımlarında ve şehirdeki diğer tüm kamusal alanlarda bahçe oluşturma izni aldı. Onun vizyonu; mahallesinin geniş atıl arazilerine sebze ekerek, New York City Central Park’ın on katı büyüklüğündeki ve 600 milyon domates bitkisine ev sahipliği yapabilecek alanı işlemekti.
İlk birkaç hafta içinde, yerel sakinler Finley’nin bahçesini ziyaret etmeye başladı ve ilk hasattan sonra bedava dağıtılan sebzeleri toplamaya geldiler. Zamanla, bölgedeki daha fazla çim alan sebze bahçesine dönüştü, bu da fast-food restoranlarının karlarında bir düşüşe yol açtı.
Finley, gençliğin bahçelerin kurulmasına yardım etmeye istekli olduğundan şaşkına döndü. Bazılarının yerel mağazalardan hırsızlık yaptığını görmesine rağmen, çalışkanlıklarını ödüllendirdiklerinde kürekle sevindiklerini gördü. Toprakla çalışmak insanları nazikleştirmiş gibi görünüyordu, çünkü şimdi kasabadan ayrılırken bahçelerini sulamalarını birbirlerinden istiyorlardı.
Finley’nin gelecekteki planları, South Central Los Angeles’ta sağlıklı gıda restoranları ağı oluşturmak ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ve dünyanın başka yerlerine genişlemektir. Misyonu, mahallesinde gangster olmanın tek seçenek olduğu stereotipini sorgulamaktır. Finley, halka verdiği konuşmalarda şöyle diyerek, “Eğer bir bahçıvansan, kesinlikle bir gangster değilsin.”