Rosalyn Sussman YalowAmerikalı biyofizikçi, 1977’de fizyoloji veya tıp dalında Nobel Ödülü sahibi (R. Guillemin ve E. Challey ile birlikte).
Doğum Tarihi: 19.07.1921
Ülke: ABD |
Rosalyn Sussman Yalow’un Biyografisi
Rosalyn Sussman Yalow, 1977’de Tıp ya da Fizyoloji alanında Nobel Ödülü alan Amerikalı bir biyofizikçiydi. İlk kuşak göçmen olan Simon ve Clara Sussman’ın kızı olarak, yüksek öğrenime erişimi yoktu. Ancak ebeveynleri, o ve kardeşlerinin en iyi eğitimi almasını sağladı. Yalow, okula başlamadan önce okuma yeteneğini geliştirdi ve evde kitap olmadığından her hafta kütüphaneye giderdi.
Lise yıllarında kimya ilgisini, mükemmel bir öğretmeni olan Bay Mondazek sayesinde kazandı. Fizik, özellikle nükleer fizik, 1930’ların sonlarında en ileri bilim alanlarından biriydi. Yalow’u Marie Curie ve o dönemin diğer kadın bilim insanlarından ilham aldı ve fizik alanında kariyer yapma hayali kurdu. Ancak ailesi, onun için okul öğretmeni olmanın daha iyi bir seçim olacağını düşünüyordu. Kadınların neredeyse imkansız olduğuna inanılan bir fizik bursu alması fikri olsa da, Profesör Herbert N. Otis gibi hocaları, daha ileri eğitim alma konusunda onu cesaretlendirdi.
Eylül 1940’ta, Yalow, Columbia Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde önde gelen bir biyokimyager olan Dr. Rudolf Schoenheimer’ın sekreteri olarak işe alındı. Bu iş, eğitimini tamamlamasına olanak tanıdı ve Ocak 1941’de Lisans Derecesini aldı. Şubat 1941’in ortalarında, Illinois Üniversitesi’nde fizik asistanı oldu. Yaz aylarında ise New York Üniversitesi’nde ek fizik kursları aldı. Eylül 1941’de Illinois Üniversitesi’ne başladığında, 400 öğrenci arasında tek kadındı. Zorluklara rağmen çalışmalarında başarı sağladı.
Savaş sırasında birçok erkek öğrenci askere alındığı için üniversiteye devam etme fırsatı buldu. Okula ilk gününde Aaron Yalow ile tanıştı ve 1943’te evlendiler. Yalow’un öğrenim gördüğü ilk yıl zorlu geçti çünkü Hunter Kolejinde sınıfındaki tek kadındı. Ayrıca kolej, fizik öğretimini yalnızca 1940’ta Eylül ayında başlattı ve o zamana kadar üst sınıf bir öğrenci olduğundan fizik bilgisini yetiştirmek için çok çalışmak zorunda kaldı ve aynı zamanda sözleşmesi gereği birinci sınıf öğrencilere fizik dersi vermek zorunda kaldı.
Ocak 1945’te nükleer fizikte doktora tezini savunduktan sonra, Yalow Federal Telekomünikasyon Laboratuvarı’nda mühendislik asistanı olarak çalışmaya başladı ve oradaki tek kadın mühendisti. Çalıştığı araştırma grubu 1946’da New York’u terk ettiğinde, savaş gazilerine fizik öğretmek üzere Hunter Koleji’ne geri döndü. Eşi 1945 Eylül’ünde Bronx’taki Montefiore Hastanesi’nde çalışmaya başladı ve onun aracılığıyla tanınmış bir fizikçi ve hekim olan Dr. Edith Quimby ile tanıştı. Yalow, Quimby’nin laboratuvarında çalışmaya başladı ve orada Dr. Rosvita Failla ile tanışarak Bronx’taki Veterans Administration Hastanesi’nde danışmanlık pozisyonu bulmasına yardımcı oldu. Yalow, Hunter Koleji’nde 1950 bahar dönemine kadar ders vermeye devam etti.
Yalow ve Dr. Solomon A. Berson, kan hacmindeki değişiklikleri ölçmek, tiroid hastalıklarının klinik tanısı ve radyoimmunoassay yöntemlerinin geliştirilmesi üzerine çığır açan araştırmalar yaptılar. Kan plazması ve dokulardaki çeşitli maddelerin konsantrasyonunu ölçmek için radyoimmunoassay tekniğini geliştirdiler. Bu yöntemi, diyabet hastalarının insülin seviyeleri de dahil olmak üzere hormon seviyelerini ölçmek için kullandılar. Bulguları mevcut teorilere meydan okudu ve tıp alanında yeni anlayışlara yol açtı.
1977’de Yalow, “peptid hormonlarının radyoimmunoassay’lerinin geliştirilmesi”nedeniyle Fizyoloji veya Tıp alanında Nobel Ödülü’nün yarısını kazandı. Diğer yarısı Roger Guillemin ve Andrew V. Schally arasında paylaşıldı. Yalow, kariyeri boyunca Albert Lasker Tıp Ödülü, A. Cressy Morrison Doğa Bilimleri Ödülü, Eli Lilly Ödülü ve diğer birçok ödül aldı.
Yalow’un bilime katkıları, özellikle tanı tekniklerinin geliştirilmesinde tıp alanını büyük ölçüde etkiledi. Radyoimmunoassay’deki çalışmaları, insan vücudundaki hormon seviyelerinin ölçümünü devrim niteliğinde değiştirdi. Yalow, 30 Mayıs 2011’de ölümüne kadar biyofizik alanında önemli bir miras bıraktı.