Jean Cocteau
Fransız avangard yazarı, film yönetmeni, aktör ve sanatçı.
Jean Cocteau (5 Temmuz 1889 – 19 Ekim 1963), Fransız avangard yazarı, film yönetmeni, aktör ve sanatçıydı. Sanatında ve yaşamında illüzyonlar, aldatmacalar ve sürprizler ustasıydı. Cocteau’nun kariyeri bir ya da üç kelimeyle tanımlanamazdı. Şiir ustası olarak bilinen Cocteau, Fransız Akademisi tarafından “Şairler Prensi” unvanıyla onurlandırıldı.
Şiirlerinin yanı sıra, Cocteau aynı zamanda çizim kitapları yayımladı, oyunlar için afişler ve sahne dekorları tasarladı, hatta Paris’in dışındaki Villefranche-sur-Mer ve Londra’da birkaç kiliseyi boyadı. Ayrıca, gerek yaratıcı yönüyle gerekse performanslarıyla dikkat çeken, Charles Dullin, Yvonne de Bray, Jeanne Moreau, Edwige Feuillère ve Jean Marais gibi ünlü oyuncuları bünyesinde toplayan oyunlar kaleme aldı. “Kutsal Canavarlar,” “Korkunç Ebeveynler,” “İki Başlı Kartal” ve “İnsan Ses” gibi oyunları uluslararası düzeyde tanındı ve Rusya’da hala ünlüdür.
Kültürel Katkıları
Cocteau’nun sanat ve avangard dünyasına adımı, ünlü Ballets Russes impresariosu Sergei Diaghilev ile tanıştığında atıldı. Diaghilev, Cocteau’ya onu “hayrete düşürmesini” söyledi ve Cocteau bunu başardı. Cocteau, bazen Diaghilev’in Rus Sezonları zamanında, tüm Paris’i büyüleyen dönemde, kendisinin gerçek “Şair Jean Cocteau” olarak doğabilmesi için Diaghilev tarafından “öldürüldüğünü” söyleyerek hayatında bir dönüşüm geçirdi. Cocteau’nun etkisi sadece genç ve etkilenmeye açık bireylere yönelik değil, aynı zamanda Auguste Rodin, Marcel Proust, ünlü portreci Jacques-Emile Blanche ve Coco Chanel gibi tanınmış ve bilgili sanatseverleri de etkiledi.
Cocteau ile Diaghilev arasındaki işbirliği, Vaslav Nijinsky ve Tamara Karsavina’nın portrelerini içeren afişlerin yaratılmasına yol açtı. Başlangıçta “Mavi Tanrı” için oldukça sıradan bir libretto tasarlamış olmasına rağmen, daha sonra olağanüstü “Parade” ve “Mavi Tren” eserlerini hayal etti. “Parade,” döneminde cesur bir yaratımdı. Balede hiçbir hikaye yoktu ve sanatçılar sahnede boyalı bir dekor karşısında performans parçalarını sergilediler, seyirciler ise arka planda neler olduğundan habersiz kaldılar. Müzik sokak melodi ve çeşitli seslerle (örneğin daktilo tıklamaları ve motor gürültüleri) bir düzenleme idi. Cocteau çoğu dansı andıran hareketleri tasarladı ve Pablo Picasso kostümleri ve sahne tasarımlarını yarattı. Eleştiri ve tartışmalara rağmen, “Parade” 1920’de Paris izleyicisi tarafından sıcak karşılandığında büyük başarı elde etti. Diaghilev, eseri repertuvarında kalıcı olarak tutmaya karar verdi. Cocteau’ya, sanatın tarz, tür veya yöne bakılmaksızın her türlü sınırları aşabileceğini gösteren Diaghilev’in girişimi gibi görünüyor. Diaghilev, yetenek sergilediği sürece her türlü deneyimden korkmamıştı. Sanatı kast kurallarına uymadı ve o dönemin ideologlarının çatışkılarına direnmeden, romantik ve kübizm, sürealist ve soyut baleleri cesurca yan yana getirdi. Cocteau benzer bir kaderi deneyimleyecekti. Sadece “Parade” ve fars “Çatıdaki Boğa” ile avangard doğasını kanıtladıktan sonra illüzyonist ve cambaz olarak etiketlendi. Ancak “Eyfel Kulesi’ndeki Yeni Evliler” adlı pantomimi oyunu, hem avangardı hem de kendisini sadık bir “ideolog” olarak alaya aldı. Daha sonra Cocteau, İncil ve klasik temaları araştırmaya yönelip, Stravinsky’nin müziklerine eşlik eden “David” gibi projeleri düşündü. 1922’de “Antigone”u sahneledi, 1923’te (kendisinin de rol aldığı) “Oidipus”u sahneledi ve çok daha sonrasında, izleyicilerin sevgilisi olan “Korkunç Ebeveynler” adlı oyunu sahneledi.
Kişisel Yaşamı ve Sanatsal Mirası
Cocteau, hayatı boyunca birçok yıldızı resmetti ve sık sık bir yıldızı imza olarak kullandı. Sanatı hem derinlikli hem de eğlenceliydi. Hayatı, aşk, dostluk ve sanatsal keşiflerle doluydu. Jean Cocteau’nun mirası, şiirleri, yazıları, oyunları ve filmleriyle sanat ve kültür dünyasında derin izler bıraktı.