![]() |
Max StirnerAlman filozof.
Doğum Tarihi: 25.10.1806
Ülke: ![]() |
İçindekiler:
- Max Stirner: Alman Filozof
- Erken Yaşam ve Eğitim
- “Ego ve Kendi”nin Yayınlanması
- Sonraki Yaşam ve Miras
- Felsefe ve İnançlar
- Sonuç
Max Stirner: Alman Filozof
Max Stirner, etkili eseri “Ego ve Kendi” ile tanınan Alman bir filozoftur. Bireycilik ve anarşizm fikirlerini öngördüğü için önemli kabul edilen kitabı, yaklaşık yarım yüzyıl öncesinde döneminin ilerisindeydi. Yayıncılık yapan Heinrich Schmidt ve eczacı ailesine mensup Sofia Eleonora Reinlein’in oğlu olan Stirner’ın yetişmesi, ebeveynlerinin mesleklerinden etkilendi.
Erken Yaşam ve Eğitim
Stirner‘ın hastalık ve mali zorluklarla mücadelesi, aralıklarla toplamda sekiz yıl üniversitede geçirmesine yol açtı. Berlin’de öğrenim gördüğü sırada, Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in derslerine katıldı ve bu öğretilerden kalıcı şekilde etkilendi. Stirner, Berlin’deki çeşitli eğitim kurumlarında öğretmen olarak görev yaptı. Bruno Bauer, Arnold Ruge, Karl Marx ve Ludwig Feuerbach gibi solcu Hegelcilerle başlangıçta aynı hizada olan Stirner, “Hippel Çemberi”ni oluşturdu.
“Ego ve Kendi”nin Yayınlanması
1841‘de Stirner’ın kitabı “Der Einzige und sein Eigentum” (Ego ve Kendi) Otto Wigand tarafından Leipzig’te yayınlandı. Bu eser hemen dikkat çekti ve canlı tartışmalara yol açtı. Genç filozof Kuno Fischer, broşürü “Die modernen Sophisten”da Stirner’ın kitabını keskin bir şekilde eleştirdi. Diğer dikkate değer isimler arasında Ludwig Feuerbach ve Karl Marx da Stirner’ın fikirlerine eleştirel olarak yanıt verdi. Kitap, genç entelektüeller arasında başlangıçta popüler olsa da, kısa sürede unutuldu. Stirner, iki yıl daha yaratıcı çalışmalarına devam etti, eleştirilere yanıt verdi ve Jean-Baptiste Say’ın “A Treatise on Political Economy” adlı kitabını çevirmeye çalıştı. Ancak mali sıkıntılar onu yazma çabalarını bırakmaya zorladı.
Sonraki Yaşam ve Miras
Stirner, karısı Maria Dengardt ile bir iş girişiminde başarısız olduktan sonra mali zorluklarla karşılaştı. Borçlarını ödemediği için cezaevinde zaman geçirdi. 1848 devrimine katılmayan Stirner, zamanla edebi sahneden silinmeye başladı. 1847’de karısından boşandı ve hayatı giderek zorlaştı. Ölümünden sonra eski arkadaşları Bruno Bauer ve Karl Bul, onun cenazesine katıldı ve Stirner’ın yazılarını sahiplendiler. Stirner’a saygı Nietzsche’nin felsefesinin popülerleşmesiyle arttı, çünkü Stirner, Nietzsche’nin öncüleri arasında kabul edildi, ancak Nietzsche’nin doğrudan Stirner’ın eserinden etkilenip etkilenmediği belirsizdir. 1882’de Stirner’ın ana kitabının ikinci baskısı yapıldı ve 1891’de Reclam tarafından “Universalbibliothek”te yeniden basıldı.
Felsefe ve İnançlar
Stirner‘ın felsefesi saf bencilikle karakterizedir, burada “bencilik” kelimesi sadece etik anlamda değil, daha geniş bir felsefi bağlamda anlaşılmalıdır. Stirner’a göre, bir egoist şeylerde değer arar, ancak bunlara bağımsız veya mutlak bir değer atfetmez. Stirner’ın felsefesi saf öznellik veya bireycilik olarak tanımlanabilir ve kendisi tutarlı bir solipsisttir. Stirner, Johann Gottlieb Fichte’in “Ben her şeyim” ifadesini “Ben olduğum her şeyim”e genişletir. Fichte’nin mutlak “Ben”i, Stirner için, kendiyle özdeşleşen birey olur ve bu da dolayısıyla tek ve mutlak gerçeklik haline gelir. Stirner, evrenin merkezi olarak bireyin bakış açısından, görev ve zorunluluk kavramlarını mantıksal olarak reddeder. Eylemlerinin iyi ya da kötü, ilahi ya da insani olarak sınıflandırılmaması gerektiğini savunur, çünkü bu kavramlar her bireye göre subjektiftir. Stirner’ın aşk ve ilişkiler üzerine görüşleri benzer bir öznel yaklaşımı izler. Diğerlerine duyduğu sevgi ve nefreti ahlaki bir görev olmaktan ziyade kendi doğasının içkin özellikleri olarak görür. Stirner, diğerlerine duyduğu sevginin kendi benliğinin bir ifadesi olduğunu ve ahlaki bir görevin sonucu olmadığını iddia eder.
Sonuç
Max Stirner‘ın felsefesi, ahlakı reddetme ve tam bireyciliği savunma ile karakterizedir. İlk başta göz ardı edilmiş olsa da, fikirleri daha sonra tanındı ve Friedrich Nietzsche onun hayranları arasında yer aldı. Stirner’ın eserleri, 19. yüzyıl felsefi manzarası bağlamında hala incelenmekte ve tartışılmaktadır. Nispeten kısa ömürlü edebi kariyerine rağmen, Stirner’ın bireycilik ve anarşizme olan etkisi göz ardı edilemez.