Otto Meyerhof: Kas Biyokimyasında Öncü Bir İsim
Otto Fritz Meyerhof, kas metabolizması üzerine yaptığı çığır açıcı çalışmalarıyla 1922 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’nü Archibald Hill ile paylaşan Alman bir biyokimyacı ve fizyologdu.
Erken Yaşamı ve Eğitimi
Meyerhof, 12 Nisan 1884’te Almanya’nın Hannover şehrinde doğdu. 1909’da Heidelberg Üniversitesi’nden tıp diplomasını aldı. Bu dönemde fizyoloji alanına ilgi duymasına sebep olan Otto Warburg ile tanıştı.
Kiel Üniversitesi ve Kaiser Wilhelm Enstitüsü’nde Araştırma
Mezuniyetinin ardından, Meyerhof 1909’da Kiel Üniversitesi’ne katıldı ve 1924’e kadar kas biyokimyası üzerine önemli araştırmalar yaptı. 1924’te Berlin’deki Kaiser Wilhelm Enstitüsü’ne geçti.
Heidelberg Üniversitesi Fizyoloji Enstitüsü Direktörlüğü
1928’de Meyerhof, Heidelberg Üniversitesi Fizyoloji Enstitüsü direktörlüğüne atandı ve 1938’e kadar bu görevde bulundu. Kas metabolizması alanında araştırmalar yapan bir ekip yönetti.
Kas Kasılması Üzerine Araştırmalar
Meyerhof’un başlıca araştırmaları kas kasılmasında yer alan biyokimyasal süreçlerin anlaşılmasına odaklandı. Kas kasılması sırasında laktik asidin biriktiğini gösterdi ve bu keşif başlangıçta bir atık ürün olarak düşünüldü.
Meyerhof Döngüsü Keşfi
Meticulous deneylerle Meyerhof, glikojenin parçalanması ile laktik asit üretimi arasında özel bir ilişki kurdu. Ayrıca rahatlama sırasında laktik asidin bir kısmının okside olduğunu ve kalan laktik asidin glikojene dönüşümünü sağlayan enerjiyi serbest bıraktığını keşfetti. Bu döngüye Pasteur-Meyerhof döngüsü denir.
Göç ve Sonraki Kariyer
1938’de Nazi rejiminin Yahudi karşıtı politikaları nedeniyle Meyerhof Almanya’yı terk etti. Fransa’ya taşındı ve Paris’teki Biyoloji Enstitüsü’nün bilimsel direktörü oldu. 1940’ta Amerika’ya göç etti ve Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde profesör oldu.
Biyokimyaya Katkıları
Kas kasılmasına ilişkin araştırmalarının yanı sıra, Meyerhof enzimlerin karbonhidrat metabolizması ve hücresel oksidasyondaki rolünü de araştırdı. Keşifleri, kas aktivitesi ve enerji üretiminin altında yatan biyokimyasal süreçleri anlamamıza derin bir etki yaptı.